14 Ocak 2014 Salı

Kıyam-Rukü-Secde... Resimli Anlatım

Farz Namazlar Videolu Anlatım

SABAH

ÖĞLE

İKİNDİ

AKŞAM

YATSI

VİTİR

SABAH NAMAZI


İslâm'ın beş temel ibadetinden biri olan beş vakit namazdan sabah vaktinde kılınanı. Diğer farz namazlarla birlikte Hicret'ten bir buçuk yıl önce Mirac gecesi farz kılınmıştır. Adını, kılındığı vakitten alır. İki rekât sünnet-i müekkede, iki rekât da farz-ı ayn olmak üzere toplam dört rekâttır. Arapça'da sabah namazına "salatül-fecr" denir. Kur'ân-ı Kerim'de, "Gündüzün iki tarafında (sabah ve akşam) ve geceye yakın saatlerde (yatsı namaz kıl) çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür" (Hud, 11 / 114); ve "Akşamlarken ve sabahlarken, öğle ve ikindi vaktinde göklerde ve yerde hamd O'na mahsus olan Allah'ı tespih edin, namazı kılın" (er-Rum, 30/ 17,18) buyurularak beş vakit ile birlikte sabah namazı da farz olarak müslümanlara emredilmektedir.

Vakti: Sabaha karşı doğu tarafında yayılan beyazlık ile göğün etrafında karanlık açıldığı zamandan itibaren başlar ve güneş doğuncaya kadar devam eder. Gökyüzünün doğu tarafında aydınlığın oluşmasına fecr denir; ancak sabah namazı vakti girmeden önceki aydınlanmaya "fecr-i kâzip (yalancı fecr)" adı verilir ki; bu zaman içinde sabah namazı kılınmaz.

"Fecr-i kâzip" aydınlığı bir süre devam ettikten sonra ortalık tekrar kararır, ardından ikinci kez ufuk aydınlanır; işte buna "fecr-i sâdık (gerçek fecr)" denir. İşte, sabah namazı bundan sonra kılınmaya başlanır, güneşin doğuşuyla birlikte sabah namazının vakti çıkar.

Sabah namazını, vaktin evvelinde mi yoksa güneşin doğuşuna yakın bir zamanda mı kılmak gerektiği hakkında İslâm âlimleri, değişik hadisleri ölçü alarak, farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Meselâ, Hz. Aişe'nin rivayet ettiği "Rasûlüllah sabah namazını kılarlardı da, mü'minlerden kadınlar "mırt' denen örtüleriyle kapanarak hazır bulunurlar; sonra evlerine dönerlerdi ki, onları kimse tanıyamazdı" hadisini yorumlayan Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî alimleri, kadınların tanınmamasının nedeni olarak karanlığın koyuluğunu kabul ederler; bundan dolayı da sabah namazının efdal vaktinin karanlığın hakim olduğu ilk vakit olduğu kanaatine varırlar. Hanefiler ise, kadınların tanınmamalarının nedeni olarak karanlığı değil, onların bütün vücutlarını kapatmalarını gösterir; bundan dolayı da güneşin doğmasına yakın olan alacakaranlıkta kılınmasının daha faziletli olduğunu kabul ederler. Hanefileri destekler nitelikteki bir diğer hadis de şöyledir: Ebu Berze bildiriyor: "Hz. Peygamber (s.a.s) sabah namazını her birimiz yanında oturanı tanıyacak kadar aydınlık olduğu zaman kıldırır, bu namazda altmıştan yüz ayete kadar okurdu..." (Tecrîd-i Sarih, Tercümesi, II, 485). Ancak, hadis-i şerifte dikkat edilmesi gereken bir nokta, altmış ila yüz ayetin okunduğu sabah namazının güneş doğmadan önce tamamlanabilmesi için Hanefilerin dışındaki üç fıkıh ekolünün görüşüne uygun olan karanlıkta başlanması gerekir. Bir başka hadiste de yine Hz. Peygamber'in sabah namazını karanlıkta kıldırdığı rivayet edilmektedir. Bütün bu değişik görüşlerin Hz. Peygamber'in değişik zamanlardaki uygulamalarına uyduğu bir gerçek olduğuna göre, sabah namazını karanlıkta kılmaya başlayıp uzun okuyuşlarla uzatmak ve ortalık ağarırken bitirmek herhalde sünnete en yakın bir tercih olur.

Sabah namazına uyanamayıp güneş doğduktan sonra uyanan bir müslüman güneşin doğmasından bir süre sonra (45 dakika kadar) sünneti de dahil namazını kaza eder. Öğle vaktine yakın bir zamana kadar geciktirebilir, ancak öğleden sonraya bırakamaz.

Uyandığında güneşin doğmak üzere olduğunu gören birisi, bu vakitte namaz kılmak mekruh olduğu için güneşin doğup biraz yükselmesini bekler, sünneti ve farzı kaza eder.

Eğer cemaatin farza durduğunu gören bir müslüman ikinci rekâta yetişebilecekse; önce sünneti kılar, sonra cemaate uyarak farzını kılar; ama sünneti kıldığı zaman farza yetişemeyeceğini anlarsa, sünneti kılmayıp doğrudan farz namazı kılmak için cemaate uyar. Terkettiği sünneti ise güneş doğduktan sonra dilerse kaza eder, dilerse terkeder. Bunlar Hanefi hukukçulara göredir. Bir diğer husus da, sabah namazının farzını kıldıktan sonraki vakitte hiç bir nafile namaz kılınamaz; güneş doğduktan sonra kılınabilir.

Hz. Peygamber sabah ve ikindi namazlarına diğer namazlardan daha çok önem vermiş ve bunların hiç bir zaman kaçırılmamasını tavsiye buyurmuşlardır. Ancak bu, diğer namazların önemsiz olduğu anlamına da gelmez. Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: "... Güneşin doğuşundan ve barışından evvelki namazların hiç birisinden alakonmamak elinizden gelirse, (bunu yapmaya) çalışınız". Bir başka hadiste de şöyle buyuruluyor: "Bir grup melek geceleyin, diğer bir, grup da gündüz ard arda size gelirler ve aranızda kalırlar. Bunlar sabah ile ikindi namazlarında buluştuktan sonra (gündüz) aranızda kalmış olanlar semaya çıkarlar. Rableri kullarının halini en iyi bilen olduğu halde meleklere "Kullarımı ne halde bıraktınız?" diye sorar. Onlar da "onları namaz kılarken bıraktık, zaten namaz kılarken bulmuştuk" cevabını verirler; Biriniz ikindi namazından bir secdeyi gün batmadan evvel yetiştirecek olursa, namazını tamamlasın. Sabah namazından da bir secdeyi gün doğmadan yetiştirecek olursa, namazını tamamlasın" (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, II, 494-500).

İki rekât sünneti: Peygamber Efendimiz sabah namazının sünnetine diğer sünnetlerden daha çok önem vermiş ve bunun terkedilmemesini istemiştir: Düşman süvarisi kovalasa bile sabah namazının iki rekât sünnetini terketmeyin " (Sünen-i Ebu Davud, II, 301). Bu önemden dolayıdır ki, diğer namazların sünnetleri kaza olarak kılınamazken, sabah namazının sünneti güneş doğduktan sonra kaza edilebilmektedir. Ancak başka bir hadiste ise cemaat farza durduktan sonra sünnetin terkedilmesi istenerek cemaatin önemi vurgulanıyor:" Farza kametlendikten sonra, farzdan başka namaz kılınmaz" (Sünen-i Ebû Davud, II, 305).

Kılınışı: Namaza başlamadan önceki farzlar yerine getirildikten sonra (maddi ve manevi pisliklerden temizlenmek, abdest almak, avret yerlerini örtmek, kıbleye durmak) iftitah tekbiri ile namaza başlanır. Besmele çekmeden "Sübhaneke" okunduktan sonra "euzü besmele" çekilerek "Fatiha" suresi ve zamm-ı sure okunur. Ayaktaki bu okuyuşlardan sonra "Allahü ekber" tekbiriyle birlikte rüküa eğilinir ve en az üç kez olmak üzere "sübhane rabbiyel-azîm" denir. "Semiallahü limen hamideh" diyerek doğrulunur, "rabbena lekelhamd" deyip "Allahu ekber" tekbiriyle secdeye gidilir. İki kez tekrarlanan bu secdelerde "sübhane rabbiyel a'lâ" denir ve tekbir alınarak ikinci rekâta kalkılır. Sadece besmele çekilerek "Fatiha" ve ardından besmelesiz zamm-ı sure okunduktan sonra rükû ve secdeler yapılarak oturulur. Kade-i âhire* denen bu oturuşta "tahiyyat", "salli", "barik" ve "rabbena" duaları okunur ve ardından "esselamü aleyküm ve rahmetullah" diyerek iki tarafa selam verilir; selamdan sonra ise şu dua sessizce okunarak sünnet sona erer: "Allahümme ente'sselamü ve minke's-selamü tebarekte yazel-celali vel-ikram".

Rasûlüllah sabah namazının sünnetini evlerde kılmayı emretmiş, kendisi de böyle yapmıştır. Sünnet kılındıktan sonra bir süre yatmak veya oturup eşiyle veya ailenin diğer fertleriyle konuşmak Peygamberimizin bir sünnetidir. Hz. Aişe (r.anha)'nın konuyla ilgili rivayetlerinden biri şöyledir: "Peygamber (s.a.s) sabahın iki rekât sünnetini kıldığı vakit ben uyanmamışsam o da yatardı. Eğer o vakit uyanmış olursam benimle konuşurdu" (Sünen-i Ebu Davud, II, 304).

Farzı: Sabah namazının farzını cemaatle kılmak, diğer namazlara nazaran daha faziletlidir. Rasûlüllah buyuruyor ki: "Münafıklara sabah ile yatsı namazlarından daha ağır gelen hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz (ın cemaatin) de olan (sevap ve fazileti) bilseler emekleye emekleye, sürüne sürüne de olsa gelip onlara hazır olurlardı" (Tecrîd-i Sarih Tercümesi, II, 416).

Sabah namazının farzının kılınışı da aynen sünneti gibidir. Tek farkı, farza durmadan önce kamet getirilir. Ancak kadınlar kamet getirmez. Namazdan sonra yatmayıp, işinin başına gitmek sünnettir. Güneşin doğmasından evvel ve sonra uyumak müslüman toplumun geleneklerinde yoktur.

Fedakâr KIZMAZ

Sorularla İslamiyet

ÖĞLE NAMAZI


Güneşin gök yüzünün tam ortasından batıya döndüğü andan, cisimlerin gölgesi bir veya iki katına çıkıncaya kadar kılınacak dört rekatlı bir namazın adı. Beş vakit namazın kılınma vakitleri, naslarla belirlenmiştir.

Kur'an-ı Kerim'de Namaz müminler üzerine belirli vakitlerde farz kılınmıştır" (en-Nisâ, 4/103) buyurulur. Öğle namazının başlangıcının, güneşin batıya dönmesi (zevâfi) olduğunda görüş birliği vardır: "Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar geçen zaman içinde, namazları kıl" (el-İsrâ,17/78). Ebû Yusuf, Muhammed, Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre öğle namazı vaktinin sonu, cisimlerin gölgesinin bir misline kadar uzadığı andır. Dayandıkları delil, Cebrâil aleyhisselâm'ın Hz. Peygamber'e imamlık yaparak namaz vakitlerini göstermesidir. Çünkü Cebrâil (a.s) birinci defasında öğle namazını güneşin zevâlinden hemen sonra kıldırmış; ikinci defasında ise, cisimlerin gölgesi bir misli olunca kıldırmıştır. Bununla öğle namazı vaktinin başlangıç ve son sınırlarını belirlemek istemiştir (Tirmizî, Mevâkît, l; Ahmed b. Hanbel, I, 383, III, 330; Ebû Dâvud, Salât, III; Nesâî, Mevâkît, VI, X, XV).

Ebû Hanîfe'ye göre ise öğle namazı vaktinin sonu, cisimlerin gölgesinin iki katına çıkmasıdır. Delil şu hadistir: "Öğle namazını serin zamana geciktiriniz. Şüphesiz sıcaklığın şiddeti, cehennemin kaynamasındandır" (Buhârî, Mevâkît, 9, 10; Bed'ül-Halk, 10; Ebû Dâvud Salât, IV; Tirmizî, Salât, V; Nesâî, Mevâkît, V). Hz. Peygamberin yaşadığı bölgede sıcağın en şiddetli zamanı, cisimlerin gölgesi bir katına ulaştığı zamandır. Diğer yandan Cebrâil (a.s) ikindi namazını cisimlerin gölgesi iki katına ulaşınca kıldırmıştır (Tirmizî, Mevâkît,1; Ahmed b. Hanbel III, 330).

Güneş gök yüzünde en yüksek noktaya ulaşınca, dikili cisimlerin gölgesi artık durur. Kısa bir süre için sabit olan bu gölgeye "fey'-i zeval" denir. Güneş batıya dönünce, bu sabit gölge "hariç", dikili cisimlerin gölgesinin bir katına ulaştığı zamana "asr-ı evvel", iki katına ulaştığı zamana ise "asr-ı sani" denir. Çoğunluk İslam hukukçularına göre öğlenin vakti "asr-ı evvel"e kadardır.

Öğle vaktinde Hz. Peygamber'in ve sahabilerin kıldığı namazlar toplam on rekattır. Farzdan önce kılınan ilk dört rek'at sünnetin iki rek'atı, sabah namazının iki rek'at sünneti gibi kılınır. İki rek'attan sonraki oturuş, ilk oturuş olduğu için yalnız "Ettehıyyatü..." okunur; sonra "Allah-ü ekber" diyerek ayağa kalkılır. Yalnız besmele ile Fâtiha Suresi ve bir miktar daha Kur'an-ı Kerim okunarak rekat ve secdelerden sonra, dördüncü rek'ata kalkılır. Bu rek'at da bir önceki gibi kılınarak son oturuş yapılır. Ettehıyyatü, Allahumma salli, Allahumma barik, Rabbena atina duaları okunur ve selam verilerek namaz tamamlanır. Hz. Âişe, Resulullah (s.a.s)'ın öğle namazının farzından önce dört, sonra da iki rek'at nafile namaz kıldığını rivayet etmiştir (Tirmizi, Salat, 198; Buhari, Salat, 34). Bu konuda Buhari, Müslim ve Ahmed b. Hanbel'in namaz bölümlerinde naklettikleri çeşitli hadisler vardır.

Dert rek'at ilk sünnetten sonra, kâmet getirilerek dört rek'atlık farz kılınır. Bunun ilk iki rek'atı sabah namazının iki rek'at farzı gibidir. Ancak, iki rek'attan sonraki oturuş, ilk oturuş olduğu için, yalnız "Ettehiyyâtü" okunur, Allahü ekber denilerek üçüncü rek'ata kalkılır. Besmele ile Fâtiha Suresi okunur, rüku ve secdelerden sonra dördüncü rek'at için ayağa kalkılır. Yine Besmele ve Fâtiha Suresi okunarak bu rek'at da tamamlanır. Son oturuşta Ettehiyyatü, Allahumma salli, Allahumma barik ve Rabbena atina duaları okunur ve iki tarafa selam verilerek farz tamamlanmış olur. Öğle namazının farzının kılınış şeklini Cebrail (a.s), Hz. Peygambere diğer farz namazlarla birlikte göstermiştir (Tirmizi, Mevakit, I; Ahmed b. Hanbel, I, 383, III, 330). Hz. Peygamber de, beş vakit namazı ümmetine Cebrail (a.s)'den öğrendiği şekliyle uygulamıştır. Bir hadiste şöyle buyurulur: "Namazı, ben nasıl kılıyorsam siz de öyle kılın"(Buhari, Ezan, 18, Edeb, 27, Ahad, 1).

Öğle namazının son iki rek'at sünneti de; "Bugünkü öğle namazının son sünnetini kılmaya" diye niyet edilip, tamamen sabah namazının iki rek'at sünneti gibi kılınır.

Ümmü Habîbe (r.anh)'den Nebî (s.a.s)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Kim gün ve gecede (farzların dışında) on iki rek'at namaz kılarsa, onun için cennette bir küçük bina edilir. Bunlar, öğle namazından önce dört, sonra iki; akşam namazından sonra iki; yatsıdan sonra iki ve sabah namazından önce iki rek'at namazdır" (Tirmizi, Salat, 194; Ahmed b. Hanbel, VI, 426, 427).

Hamdi DÖNDÜREN
Sorularla İslamiyet

İKİNDİ NAMAZI





İslâm'ın beş temel şartından biri olan beş vakit namazdan biri ve ikindi vaktinde eda edileni. Diğer farz namazlarla birlikte Hicret'ten bir buçuk yıl önce Mirac sırasında farz kılınmıştır. Adını, kılındığı vakitten alır. İkindinin sünneti, gayri müekkede olup, farzından önce kılınır. İkindi namazının sünnet ve farzı dörder rekat olup toplam sekiz rekattır.

Kur'an-ı Kerîm'de "Akşamlarken ve sabahlarken, öğle ve ikindi vaktinde Allah'ı -ki göklerde ve yerde hamd ona mahsustur- tesbih edin, namaz kılın" (er-Rûm, 30/17-18) buyurulmaktadır.

İkindi namazının vakti öğle vaktinin bitiminden başlar ve güneşin battığı zamana kadar devam eder. Öğle namazının vaktinin bitimi hususunda iki görüş vardır: Birinci görüş, her şeyin gölgesinin iki misline ulaştığı vakittir. İkinci görüş ise, İkinci görüş ise, her şeyin gölgesinin kendisi kadar olduğu vakittir. İkinci görüşe göre öğle vaktinin bitmesiyle giren zamana asr-ı evvel (birinci ikindi zamanı) denir. İkindi namazını asr-ı evvelde kılmak, İmâm Ebû Yusuf, İmâm Muhammed ve diğer mezhep imamlarının görüşü; asr-ı sânide kılmak ise İmam A'zam'ın görüşüdür. Her iki görüşle de amel edilir. Ancak ülkemizde adet olan yaygın görüş asr-ı evvelde kılınmasıdır. İhtiyaten asr-ı sâniye bırakılması daha güzeldir.

İkindi namazının sünneti farzından önce kılınır. İftitah tekbiri ile namaza başlanır, "Sübhâneke", "eûzü besmele", "Fâtiha" ve bir miktar ayet okunur; rüku ve secdelerden sonra ikinci rekata kalkılır; ikinci rekatta da"Fâtiha" ve bir miktar ayet okunur, rüku ve secdelerden sonra oturulur;"et-Tehiyyâtü" ve salavat duaları okunduktan sonra üçüncü rekata kalkılır. Üçüncü ve dördüncü rekatlar da aynen birinci ve ikinci rekatlar gibi kılındıktan sonra, son oturuşta"et-Tehiyyâtü" ve salevât duaları ile "Rabbenâ âtina" ve "Rabbenağfirlî" duaları okunarak selam verilir.

İkindi namazının farzına başlanmadan önce kamet alınmalı ve günün ikindi namazının farzını kılmaya niyet edilmelidir. Farzı aynen sünneti gibi kılınır. Ancak birinci oturuşta salevât duaları ve üçüncü rekatın başında "Sübhâneke" ve "eûzü besmele" okunmaz. Üçüncü ve dördüncü rekatlarda ise "Fatiha" dan sonra herhangi bir şey okunmadan rükuya gidilir.

Güneşin batışından önceki vakitte namaz kılmak mekruh olduğu için ikindi namazını bu vakte kadar geciktirmemek gerekir. Herhangi bir nedenle bu vakte kadar kılınmamışsa da terkedilmemeli; mutlaka eda edilmelidir.

Allah Teâla "Namazlara ve orta namaza devam edin; gönülden boyun eğerek Allah için namaza durun" (el-Bakara, 2/238) buyurarak orta namazına ayrı bir önem vermiştir. Orta namazın beş vakit namazdan hangisi olduğuna dair kesin bir delil yoksa da ikindi sabah ve öğle namazı olabileceği konusunda rivayetler vardır. Ancak ashab ve tabiîn çoğunluğu bu namazın ikindi namazı olduğu görüşündedirler. Cenâb-ı Hakk'ın orta namazın hangi namaz olduğunu belirtmemesi, her namazın orta namaz olduğu kabul edilerek özen gösterilmesi içindir. Özellikle, gündüz (sabah-öğle) ve gece (akşam-yatsı) namazlarının ortasında olması sebebiyle ikindi namazının edası hususunda itina edilmelidir (Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1935, I, 810; Muhammed Ali es-Sâbûnî, Muhtasaru Tefsir-i İbn Kesîr, Beyrut 1401, I, 218; Mehmed Vehbî, Hulâsatü'l Beyân Fî Tefsîri'l-Kur'ân, İstanbul 1339-1341,I, 204). Peygamber efendimiz bir hadiste "her kim ikindi namazını kaçırırsa o sanki ehli (ailesi) ve malı elinden kaçırılmış gibidir" (Sahîh-i Müslim Terc. Mehmet Sofuoğlu, İstanbul 1968,II, 256); diğer bir hadiste "salât-ı berdeyni (sabah ve ikindi namazlarını) her kim kılarsa Cennete girdi gitti" (Ahmed Naim, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarîh Tercemesi, Ankara 1985,III 521); yine bir hadiste de "Ahzâb günü Resulullah (s.a.s) "bizi orta namazdan, ikindi namazından alıkoydular. Allah onların evlerini ve kabirlerini ateş doldursun" buyurdu. Sonra o namazı iki ışâ (akşamla yatsı) arasında kıldı" buyurulmaktadır. Bir başka hadiste de "her kim ikindi namazını (kasden) terkederse ameli batıl olur" (Ahmed Naim, a.g.e, I 493) buyurulmuştur.

Ahmet ÖZGEN

Sorularla İslamiyet

AKŞAM NAMAZI




İslâm'ın beş temel ibadetinden biri olan beş vakit namazdan akşam vaktinde kılınanı. Diğer farz namazlarla birlikte Hicret'ten birbuçuk yıl önce Mirac olayında farz kılınmıştır. Adını kılındığı vakitten almıştır. Farzı üç rekât olup farz-ı ayndır. Sünneti, sünnet-i müekkede olarak iki rekât kılınır.

Kur'an-ı Kerim'de "Akşamlarken ve sabahlarken, öğle ve ikindi vaktinde Allah'ı -ki göklerde ve yerde hamd ona mahsustur- tesbih edin, namaz kılın" (er-Rûm, 30/17-18) buyurulmaktadır.

Akşam namazının vakti güneşin batmasıyla başlar, şafağın kaybolduğu ana kadar devam eder. İmam-ı Â'zam'a göre şafak, akşam ufuktaki kırmızılıktan sonra meydana gelen beyazlıktır. Bu beyazlığın kaybolması ile akşam namazının vakti sona erer. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise beyazlığın görünmesiyle akşam namazının vakti çıkar. İmam Ebû Yusuf ve İmam-ı Muhammed'in görüşüne göre amel edilir. Ancak bu süre içinde kılınamadığı takdirde kızıllıktan sonra meydana gelen beyazlığın kaybolduğu âna kadar da kılınabilir.

Akşam namazının farzı, sünnetinden önce kılınır. Önce, günün akşam namazının farzını kılmağa niyet edilir. İftitah tekbiri ile namaza başlanır, "sübhâneke", "eûzü besmele", "fâtiha sûresi" ve bir miktar ayet veya kısa surelerden biri (zamm-ı sure) okunur, rükû ve secdelerden sonra ikinci rekâtta ayakta (kıyam) "fâtiha" ve yine bir miktar ayet veya kısa surelerden biri okunur, yine rükû ve secdelerden sonra oturulur (ka'de-i ûlâ)*

Et-tehiyyatü okunduktan sonra üçüncü rekâta kalkılır, yalnız "fâtiha" okunur, rükû ve secdelerden sonra tekrar oturulur (ka'de-i âhire)*, "Ettehiyyâtü", salevât duaları ile "rabbenâ âtinâ" ve "rabbenâğfirlî" duaları okunarak selâm verilir. Daha sonra iki rekât olan sünnet kılınır. Akşamın sünnetinde her iki rekâtta da "fâtiha" ve zamm-ı sure* okunur; ikinci rekâtta oturduktan sonra, farzının kâ'de-i âhiresindeki dualar okunarak selâm verilir.

Akşam namazının sünneti iki rekâttan daha fazla da kılınabilir. Altı rekât kılmak menduptur. Her iki rekâtta bir selâm verilmelidir. Normal sünnetinden fazla kılınan bu namaza "evvâbîn namazı"* denir.

Akşam namazının vaktinin darlığı sebebiyle ezandan sonra hemen kılınmasında acele edilmelidir. Bu nedenle de kısa sureler okunmalıdır.

Akşam namazının, hazır olan akşam yemeğinden sonraya bırakılması menduptur. Yemek yenildiği takdirde namaz vakti çıkacak kadar dar olursa, namazı tehir etmek caiz değildir. (Ahmed Naim, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, Ankara 1985, II, 643)

Ahmet ÖZGEN

Sorularla İslamiyet

YATSI NAMAZI





Farz olan beş vakit namazın en sonuncusu.

Beş vakit namazla birlikte Hicretten bir buçuk yıl önce farz kılındı. Adını, kılındığı vakitten alır. Arapça'da yatsı namazına "salatül-işa" denir. Dört rekût gayr-i müekked sünnet, dört rekât farz, iki rekât da müekked sünnet olmak üzere toplam on rekâttır. Yatsı namazının vakti içerisinde kılınan üç rekâtlık vitir namazıyla birlikte, yatsının vakti içerisinde toplam ön üç rekât namaz kılınmış olur. Ancak, vitir namazı yatsı namazından sonra kılınır; sünnet olan da yatsı ile vitir arasını bir süre ayırmaktır. Hanefilere göre her ne kadar vitir namazı üç rekât kılınıyorsa da, bu namaz üç rekâtla sınırlandırılamaz. Hz. Peygamber'in yatsıdan sonra uyuduğu, daha sonra gece uykusundan kalkarak vitir namazıyla teheccüd namazını birlikte kıldığı rivayet edilir. Hz. Aişe (r. anha) dan gelen bir rivayete göre: "Peygamber (s.a.s) gece on rekât (nafile) kılar, bir rekât daha ilaveyle vitri de îfa eder (şafak atınca) sabahın iki rekât sünnetini de kılardı. Bunların toplamı on üç rekât tutardı" (Ebu Dâvûd, II, 348). Rasûlüllah'ın kıldığı vitir namazı farklı olurdu. İslâm alimlerine göre, bir, üç, beş, yedi, dokuz, on bir rekat kılınabilir. Değişmeyen ise, tek rekâtlı olmasıdır. İmam Şâfıî ile Ahmed b. Hanbel tek rekât kılınabileceğini söylerken, İmam Ebu Hanife'ye göre vitir üç rekâttır.

Vakti: Yatsı namazının vakti akşam namazının vakti çıktıktan sonra girer ve sabahın vakti girinceye kadar devam eder. Rasûlüllah'ın, yatsı namazını kılmadan önce uyumaktan, namazdan sonra ise oturup konuşmaktan hoşlanmadığı hakkında bir rivayet vardır (Tecrîd-i Sarih, II, 489). Yatsıyı gecenin hangi vaktinde kılmak gerektiği konusunda da değişik rivayetler vardır. Bunlara göre Rasûlullah bazan erken bazan da geç vakit kıldırırdı. Bu rivayetlerin biri şöyledir: "...Yatsıyı da bazen erken, bazen geç kıldırırdı. Cemaati toplanmış bulduğunda erken kıldırır, gecikmiş bulduğunda tehir ederdi..." (a.g.e., 508).

Diğer bir kısım hadis-i şeriflerde ise Rasûlüllah'ın ümmete zor gelmese yatsı namazını sürekli olarak geç vakitte kıldırmayı arzuladığı bildirilmektedir: Hz. Aişe'den: "Rasûlüllah yatsı namazını (erken kıldırmak âdetleri iken) bir gece geç vakte kadar bırakmışlardı. Bu, İslâm'ın yayılışından evvel idi. (O gece) hücre-i saadetlerinden erken çıkmadılar. Nihayet Ömer gelip Ya Rasûlallah, buradaki kadınlar, çocuklar uyuyakaldılar' dedi. Bunun üzerine Rasûlûllah dışarıya çıkıp mesciddekilere, Şimdi yeryüzünde sizden başka bu namazı kılmak için bekleyen yoktur" buyurdular ". Diğer bir rivayette namazdan sonra şunları söyledi: (Gitmeye) acele etmeyiniz. Sizlere müjdem var, insanlar içinde sizden başka bu vakitte namaz kılan hiç bir kimsenin bulunmaması Allah'ın size (has olan) nimetlerindendir. Herkes çimdi namazını kılmış, yataklarına uzanmıştır. Siz ise, namazı bekler hal de olduğunuz sürece hep namazda (gibi) siniz. Zayıfın dermansızlığı, hastanın hastalığı, iş sahibinin işi-gücü olmasaydı şu namazı gece ortasına kadar geciktirirdim. Bu namazı geciktiriniz; zira siz bütün ümmetlere bu sayede üstün oldunuz. Sizden başka bu namazı hiç bir ümmet kılmamıştır" (a.g.e., 510-516).

Sabah ve yatsı namazının vakti uyku anına rastladığı için cemaatle kılmak güçlü bir iman ve irade istediğinden, bunu yapanlar daha çok sevap kazanırlar. Rasûlûllah şöyle buyurmuştur: "Münafıklara sabah ile yatsı namazlarından daha ağır hiçbir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namazın (cemaatin)de olan (ecir ve fazileti) bilseler, emekleye emekleye, sürüne sürüne de olsa onlara gelirlerdi ". Cemaate gelmeyip evlerinde namaz kılanlar hakkında "Yemin olsun içimden öyle geçiriyorum ki, müezzine kamet getirmesini emrettikten sonra içinizden birine insanlara imamlık etsin diye emredeyim, sonra ateşli kundakları alıp ezanı işittikten sonra namaza çıkmayanların evlerini başlarına yıkayım" buyurmaktadır. Yukarıda geçen hadisten ve şu hadisten çıkan sonuca göre yatsı namazına kadınların da cemaatle kılması caizdir: Abdullah b. Ömer rivayet ediyor:

"Kadınlarınız sizden geceleyin mescide (gidip ibadet için) izin istediklerinde, kendilerine izin veriniz". Ancak, fitne ve fesadın yaygınlaştığı, ahlaksızlığın alenileştiği, hele hele müslümanların güvenlikte olmadığı yer ve zamanlarda kadınların evlerinde kılmaları gerekir.

Önce dört rekâtlık gayr-i müekked kılınır (Rasûlüllah'ın bazan terkettiği bu sünnetin terkedilmesinde bir sakınca yoktur). Namazın dışındaki farzlar yerine getirildikten sonra kıbleye dönerek iftitah tekbiriyle namaza başlanır. "Sübhaneke" duasından sonra "eûzü besmele" çekilerek "Fatiha" suresi okunur. Sonra besmelesiz olarak zamm-ı sure okunur, ardından tekbir getirerek rükûa varılır. Üç defa "sübhane rabbiyel azim" dedikten sonra "semiallahû limen hamideh" ve ardından "rabbena leke'l hamd" deyip tekbir getirilerek secdeye gidilir. Secde iki kez tekrarlanır ve her iki secdede en az üç kez "sübhane rabbiyel âlâ"denir ve Âllahu ekber" diyerek ikinci rekâta kalkılır. İkinci rekâtın birincisinden farkı "sübhaneke" duası okunmaz, "euzu" çekilmez, besmeleyle başlanır. Aynı birinci rekât gibi kıyam, rükû, ve secdelerden sonra oturulur. "Tahiyyat" ve "salli"-"barik" duaları okunduktan sonra üçüncü rekâta kalkılır. Üçüncü ve dördüncü rekâtlar, birinci ve ikinci rekâtlar gibi kılınır. Son oturuşta "Tahiyyat", "salli" "barik" dualarından sonra "Rabena" duası da okunur ve önce sağa sonra sola "Esselamü aleykûm ve rahmetullah" diyerek selam verilir. Selamın ardından "Ellahümme ente's-selamü ve minke's-selamü tebarekte yazelcelali vel-ikram" diyerek namaz bitirilir.

Farza durmadan önce kamet getirilir (kadınlar getirmez), yatsının farzına diye niyet edilir. İftitah tekbiriyle namaza başlanır. İlk iki rekât aynen sünnetteki gibi kılınır. İkinci rekata kalkılır. Üçüncü ve dördüncü rektlarda yalnızca besmele ile birlikte "Fatiha" okunur. Fatihadan sonra birşey okumadan rükûa varılır. Ve aynen sünnette olduğu gibi dördüncü rekâttan sonraki son oturuşta bütün dualar okunur ve selam vererek farz bitmiş olur.

Ardından iki rekât sünnet de aynen daha önce kılınan ilk iki rekâtlar gibi kılınır ve ikinci rekâttan sonraki oturuşta bütün dualar okunur,'selam verilerek namazdan çıkılır.

Vitir namazı hakkında İslâm alimleri arasında ihtilaf vardır.İki hadisi şerif: "Ey Kur'an ehli, vitir kılın. Şüphesiz Allah tektir, tek sever" diyen Rasûlüllah'a bir bedevi, "Ne diyorsun?" dedi. Peygamber efendimiz, "Söylediğim (vitir namazı) ne seni ne de adamlarını ilgilendiren bir şey delil' buyurdu" (Ebû Davud, II, 409).

Bu hadis-i şerifi dikkate alan İmam Mâlik, Ahmed bin Hanbel ve İmam Şafii vitir namazının sünnet olduğunu söylerken; "Vitir namazı haktır. Vitir namazını kılmayan bizden değildir. Vitir haktır, vitir kılmayan bizden değildir. Vitir haktır, vitir kılmayan bizden değildir, "hadisini dikkate alan Ebû Hanife vitir namazının vâcip olduğunu bildirmiştir. Dolayısıyla Hanefilerin dışındakiler vitir namazını isterlerse yatsıdan sonra kılar, kılmazlarsa da bedevi muamelesi görürler. Hanefiler ise vâcip olduğuna inandıkları için kılarlar. Yatsıdan hemen sonra kılabilecekleri gibi şafak vaktine kadar istedikleri vakitte kılabilirler.

Vitrin kılınışı da, vitre niyet etmek şartıyla ilk iki rekâtı farzın veya sünnetlerin iki rekâtı gibidir. İkinci rekâttan sonraki oturuşta "Tahiyyat" okunduktan sonra üçüncü rekâta kalkılır. Besmele ile birlikte Fatiha, ardından zammı sure okunduktan sonra rükûa varmayıp aynen iftitah tekbiri gibi tekbir alınır, eller kulaklara götürülerek "Allahu ekber" denir ve sonra eller tekrar bağlanır; "Allahümme inna nesteînüke..." ve "Allahümme iyyake na'büdü..." duaları okunur. Bundan sonra eller bırakılıp rükû ve secdelerden sonra oturulur ve diğer namazlardaki gibi dualar okunduktan sona selam verilerek vitir namazı son bulur. Vitir namazını üç rekâttan daha fazla kılmak isteyen beş, yedi, dokuz veya on bir rekât kılabilir ve üçüncü rekâtta okunan duaları son rekâtlarda okur, fazladan kıldığı her iki rekâtı da sünnet namazları gibi kılar.

Fedakar KIZMAZ

Sorularla İslamiyet

VİTİR NAMAZI


Tek,tek başına olan şey, yatsı namazından sonra kılınan üç rek'at namaz.

Vitir namazı, üç rekatlı bir namazdır. Yatsı namazının son sünnetinden sonra kılınır. Namazının vakti, yatsı namazının vakti ile aynıdır, yatsı namazının vaktinin bitimi ve sabah namazının vaktinin başlangıcı ile son bulur.

Vitir namazına, "niyet ettim Allah rızası için bu günkü vitir namazını kılmaya" diye niyet edilir. Normal olarak iki rek'at kılınır. İki rekatın sonundaki oturuşta "et-Tahiyyât" okuduktan sonra üçüncü rekata kalkılır. Besmele ile Fatiha ve bir miktar Kur'ân okunduktan sonra, Allahu ekber deyip tekbir alınır, eller bağlanır ve Kunut duası okunur. Sonra "Allahu ekber" diyerek rükû ve secdelere gidilir. Ondan sonra oturulur ki, bu son oturuştur. Bu oturuşta "et-Tehiyyât", "salli-barik" ve "Rabbenâ" duaları okunur ve iki tarafa selâm verilir (İbn Abidin, Reddu'l-Muhtar,Mısır, 1966, II, 5, vd).

Vitir namazı Kur'an'da geçmemektedir. Fakat hakkında çeşitli hadisler mevcuttur. Bazısının meâli şöyledir:

"Ey Kur'ân ehli, vitir namazını kılın! Çünkü Allah tektir, tek'i sever" (Buhârî, Deavât, 69; Müslim, Zikir, 5-6; Nesâî, Kıyâmü'l-Leyl, 27; Tirmizî, Vitir, 2; EbuDâvud, Vitir, 1).

"Üç Şey vardır ki, bana farzdır. Fakat size farz değildir. Kuşluk namazı, kurban namazı ve vitir namazı" (ez-Zeylaî, Nasbu'r-Raye, II, 105).

Allah size bir namazı daha fazladan ilâve etmiştir. Bu namaz da vitir namazıdır. Vitir namazını, yatsı ile sabah vakti doğuncaya kadar geçen zaman içinde krlın" (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned,180, 206, 208; V, 242; VI, 7).

"Vitir haktır. Beş rek'at ile vitir namazını kılmak isteyen, kılsın. Üç rek'at ile kılmak isteyen, kılsın ve tek rek'at ile kılmak isteyen, yine kılsın" (Nesâî, Kıyamü'l-Leyl, 40; Ebû Dâvud, Vitir, 3; İbn Mâce, İkâme, 123).

Hz. Aişe validemiz (r.an); "Hz. Peygamber üç rek'at ile vitir kılar ve üç rekatın sonunda selam verirdi" demiştir (ez-Zeylaî, Nasbu'r-Raye, II, 118). İbn Ömer ve İbn Abbas da; "Vitir namazı, gecenin sonunda kılınan bir rekattır" demişlerdir (Müslim, Müsâfirûn,153; Ebû Davud, Vitir, 3; Nesaî, Kıyâmu'l-Leyl, 34).

Ebû Hanife yukarıdaki hadislere dayanarak, vitir namazını bayram namazları gibi vacip olarak kabul etmiştir. Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve diğer üç mezhep imâmlarına göre ise, vitir namazı müekked sünnettir.

Hanefilere göre vitir namazı üç rekattır ve sonunda selam verilir. Delil olarak da, Hz. Aişe'nin rivayet ettiği hadisi gösterirler. Mâlikîlere göre vitir namazı bir rekattır. Ondan önce yatsının farzından sonra kılınan iki rek'at sünnet bulunur. Bunların arası selam ile ayrılır. Hanbelîlere göre de, vitir namazı bir rekattır. Fakat üç veya daha çok rek'at olarak da kılınabilir. Şâfiîlere göre vitir namazının en azı bir rek'at, en çoğu on bir rekattır. Bir rek'attan fazla kılınacaksa, önce iki rekata niyet edilir ve sonunda selâm verilir. Sonra vitir namazının bir rekatına niyet edilir ve sonunda selâm verilir (el-Kasanî, Bedaiu's Sanai' Beyrut, 1974, I, 270 vd.; ez-Zuhaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuhu, Dımaşk, 1984, I, 820).

Vitir namazı, yalnız Ramazanda cemaatla kılınır. İmam bu namazı açıktan kıldırır. Kunut duasını tercih edilen görüşe göre, imam da cemaat da gizli okurlar. Ramazan ayının dışında vitir namazını cemaatla kılmak mekruhtur.

Mesbûk namazını kılan kişi, ikinci rek'atta mı, yoksa üçüncü rek'atta mı olduğundan şüphe ederse, bulunduğu rek'atta Kunut duasını okur, rükû ve secdelerden sonra bir rek'at daha kılar ve yeniden Kunut duasını okur. Rükû ve secdelerden sonra oturur, et-Tehiyyatü, salli barik ve Rabbenâ dualarını okur, selâm ile namazını tamamlar.

Vitir namazının dışındaki namazlarda, Kunut duası okunmaz. Ancak İmam Şâfiî ve İmam Malik'e göre, her zâman, sabah namazlarının ikinci rekatında, rükûdan sonra ayakta Kunut duası okunur. Bu durumda kunut duasını okumak, Mâlikîlere göre müstehap ve Şâfiîlere göre sünnettir. Bir de Şâfiîlere göre, Ramazan ayının ikinci yarısında vitir namazının son rekatında, rükûdan sonra Kunut duasını okumak menduptur (ez-Zeylâî, Nasbu'r-Râye, II,123; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî, I, 826 vd).

Sabah namazında Kunut duasını okuyan Şâfiî ve Malikî imama uyan bir Hanefî, Kunut duasını okumaz, susar ve imâm Kunut duasını bitirinceye kadar ayakta bekler.

Kunut duasını bilmeyen, okumaktan aciz olan bir kişi, onun yerine "Rabbenâ âtinâ..." âyetini okuyabilir. Yahutta üç kere: "Allahümmeğfirlî (Allahım beni mağrifet et)" diyebilir. Bunların yerine üç kere: "Ya Rabbi (ey Rabbim)" demesi de caizdir (et-Tahtâvî, Hayiye, Mısır, 1970, 312).

Uygun görülen kunut duası şöyledir:

"Allahümme innâ nesteînuke ve nestağfruke ve nestehdike ve nu'minu bike ve netubu ileyke ve netevekkelu aleyke ve nusnî aleyke'l-hayra kullahû neşkuruke velâ nekfuruk ve nahla'u ve netruku men-yefcuruk.

Allahümme iyyâke ne'budu ve leke nusallî ve nescüdü ve ileyke nes'â ve nahfidu narcû rahmeteke ve nahşâ azabek inne azâbeke bi'l-küffâri mulhik" (et-Tahtavî, Haşiye; 307 vd.)

Anlamı: "Allah'ım!.. Biz şüphesiz senden yardım ve mağrifet ister, senden hidâyet dileriz. Seni tasdik eder, günahlarımıza tevbe eder, sana itimad ederiz. Seni bütün hayırlar ile senada zikirde bulunur, nimeti itiraf ile sana şükrederiz. Seni inkâr etmeyiz. Sana isyan edip duranları reddeder, terkederiz; kendileriyle ilişkimizi keseriz. Allahım!.. Biz ancak sana ibâdet ederiz, senin için namaz kılarız, sana secde ederiz. Senin rızanı ve kulluğunu elde etmek için çalışır, koşarız. Senin rahmetini umar, azabından korkarız. Şüphe yok ki, senin hak olan azabın kâfirlere erişicidir. "

Kunut duasını okumak vacip olduğu için, unutulduğu takdirde, namazın sonunda sehiv secdesi yapılır.

Vitir namazı yine vacip olduğundan, zamanında kılınmadığı takdirde, kazası gerekir. Vitir namazı, zamanında normal olarak nasıl kılınıyorsa, kaza edilince de, aynı şekilde kılınır (İbn Hümâm, Fethu'l-Kadir, Mısır 1315, I, 300 vd).

Nureddin TURGAY

Sorularla İslamiyet

Kamet

Kamet

Kamet veya Kaamet erkekler tarafından farz namazlardan önce okunur, Ezana benzer. Ancak kaamette "Hayye ale'l-felah" dan sonra iki defa da"Kad kaameti's-Salah" söylenir.

Kamet metni şöyledir:

"Allahü ekber (dört defa). Eşhedü en la ilâhe illallah (2 defa).

Eşhedü enne Muhammeden rasululullah (2 defa).

Hayye ale's-Salati, hayye ale's-Sala. Hayye ale'l-Felâhi, hayye ale'l-Felah.

Kad kâmeti's-sâlatü (2 defa). Allahü ekber (2 defa). La ilâhe illallah."

Anlamı ise
"Allah en büyüktür (dört defa). Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet ederim (2 defa).
Muhammed'in Allah'ın resûlü olduğuna şehadet ederim (2 defa).
Haydi namaza, haydi namaza. Haydi kurtuluşa, haydi kurtuluşa.
Namaz başladı (2 defa). Allah en büyüktür (2 defa). Allah'tan başka ilah yoktur".

Sabah namazlarında "es-salatu hayrun mine'n nevm" yani "Namaz uykudan hayırlıdır" anlamına gelen kısım "Hayya alel-felah" cümlesinden sonra iki kez söylenir.

Kamet getirmenin hükmü nedir?

Beş vakit namaz ile Cuma namazı için ezan ve kamet getirilmesi, ayrıca Cemaatle kılınacak kaza namazları için de, ezan ve kamet okunması sünnettir. Kamet vacip değildir. Kendi evlerinde tek başına namaz kılan erkekler için, ezan ve kamet müstehabdır. Kadınların ise, ezan ve kamet getirmeleri gerekmez.

Kamet getirek namazın dışında bir sünnettir,getirildiğinde sevap kazanılır,

getirilmediğinde sevaptan mahrum kalınır.

Vitir, Teravih, Bayram, Cenâze ve Nâfile namazlarda kamet getirilmez.

Cemaatın kamet getiren müezzine uyması ve beraberce içinden kamet yetirmesi, "Hayye Alessalah, Hayye Alelfelah" denilirken de" La havle ve la kuvvete illa billah" diye icâbette bulunması müstehabdır.

Kamet, vaktin değil namazın sünnetidir (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanayi', Beyrut 1402/1982, I, 148 vd.; İbnu'l Humam a.g.e, I, 243 vd.; el feteva'l Hindiyye, Beyrut 1400/1980, I, 55 57; İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtar İstanbul 1984, I, 388, 389 vd).

Namazda Okunan Ayet ve Dualar

Allahü ekber: Allah büyüktür.
Sübhane rabbiyel azim: Azim olan Rabbimi bütün noksanlıklardan tenzih ederim.
Sübhane rabbiyel a’la: Her şeyden yüksek, yüce olan Rabbimi bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddes bilirim.
Semiallahü limen hamideh: Allahü teâlâ kendisine hamd edeni işitir, bilir.
Rabbena lekel hamd:Rabbim sana hamd olsun.
Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü:Huzur ve selamet, Allahü teâlânın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun.
Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte ya zelcelali vel ikram:Ya Rabbi sen selamsın, selam da sendendir
Estağfirullah: Allah’ım beni affet.
Sübhane rabbiyel aliyyil a’lel vehhab:İhsanı bol olan yüce Rabbimi tenzih ederim.
Allahümmahşurna fi zümretissalihin:Allah’ım bizi salihlerle haşret.
Tesbih: Sübhanallah: Allah’ım seni noksan sıfatlardan tenzih ederim.
Tekbir: Allahü ekber: Allah büyüktür
Tahmid: Elhamdülillah: Allah’a hamd, şükrederim
Temcid: Lâ havle velâ kuvvete illâ billah: Her türlü kuvvet ve kudret ancak Allah’tandır.
Âmin: Kabul et ya Rabbi.

İstiğfar duası:
Estağfirullah el-azim ellezi la ilahe illa hüv elhayyel kayyume ve etübü ileyh:Büyük Allah’ım, günahlarımı affet. Her şeyi yoktan var eden ve her an varlıkta durduran, yalnız Sensin! Sen hep varsın!
Estağfirullah min külli ma kerihallah:Ya Rabbi, razı olmadığın, beğenmediğin şeylerden, yaptıklarımı af et, yapmadıklarımı da yapmaktan koru!

Tehlil:
La ilahe illallah veya (La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadir
Allah’tan başka ilah yok demektir. Yani İbadet olunmaya hakkı olan, yalnız Allahü teâlâdır, hak üzere başka mabud yoktur. Her şeyi yaratan bir Allah vardır, ortağı ve benzeri yoktur.

Salavat:
Allahümme salli alâ Muhammed ve alâ âli Muhammed:
Allah’ım Muhammed aleyhisselama ve Onun âline salat-ü selam olsun.

Telbiye:
Lebbeyk. Allahümme Lebbeyk. Lebbeyk la şerike leke lebbeyk. İnnel hamde ve’n-ni’mete vel mülke leke la şerike lek:
Buyur emret, ey varlığı mutlak lazım olan Allah’ım, emrine hazırım ve ilahi iradene itaat ederim. Senin benzerin ve ortağın yoktur.
Teşrik tekbiri:
Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallah. Vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd:
Allah büyüktür, Ondan başka ilah yoktur, hamd ancak Allah içindir.

Muhammedün Resulullah:
Muhammed aleyhisselam Allahü teâlânın resulüdür.

Kelime-i tevhid:
La ilahe illallah Muhammedün Resulullah:
Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam Onun resulüdür.

Kelime-i şehadet:
Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü:
Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederim

Zammı Sure
Zamm, bilinen zam kelimesiyle aynı kökten gelir ilave, ek, fazlalık demeye gelir fatiha okunduktan sonra üzerine bir miktar daha kıraat edildiği için böyle denir

namazda fatihadan sonraki kıraat sürecinde, kur'andan okunan pasajların en az bir satır uzunluğunda olması gerekir (Küçük bir süre yada anlam ifade eden bir ayet) mesela kevser ve ihlas sureleri, sırayla 3 ve 4 ayetten oluşurken, uzunlukları bir satırdır dolayısıyla bir satırlık bir ayet veya bir ayet parçası da zammî sure kapsamındaki okumalara girer


Sonuç: Kur'andan okunan küçük süre yada herhangi üç kısa veya uzun bir ayet zammı süredir/yerine geçer

TAHMÎD (Hamd)

Övmek, razı olmak, hakkını ödemek ve teşekkür etmek anlamındaki "h-m-d" kökünden gelen tahmîd kavramı sözlükte; tekrar tekrar övmek, "el-hamdü lillah" demek, Allah'ı çok övmek demektir.

"el-Hamdü lillah", her türlü övgü Allah'a özgüdür, anlamına gelir. Arap dilinde hamd, medh ve şükür kelimeleri eş anlamlı kelimeler olmakla birlikte aralarında az da olsa fark vardır. Hamd, medhden daha özel, şükürden daha geneldir. Her şükür hamddir, ancak her hamd şükür değildir. Her hamd medhtir, ancak her medh hamd değildir.

Hamd, bir nimet verilsin verilmesin, övüleni sahip olduğu nitelikleriyle övmek; şükür, verilen nimet sebebiyle şükredileni övmek; medh ise kişiyi cömertliği veya güzelliği veya becerisi, yeteneği vb. sebeplerle övmektir.

Kur'ân, besmeleden sonra el-hamdü li'llah cümlesi ile başlamakta ve değişik sûrelerde 21 defa tekrarlanmaktadır. Yüce Allah, bu cümle ile hem her türlü övgünün kendisine ait olduğunu haber vermekte, hem de kullarından bu cümle ile kendisini övmelerini istemektedir.

"el-Hamdü" kelimesindeki tarif lamı olan "el" istiğrak için olup, "her türlü övgü, bütün övgü" anlamını "li'llâh" kelimesindeki "lam" ise istihkâk yani her türlü övgünün Allah'a mahsus olduğunu ifade eder.

Kur'ân'da, yerde ve gökte (Rûm, 30/18), dünya ve âhirette (Kasas, 28/70) her türlü övgünün Allah'a ait olduğu bildirilmiştir. el-Hamdü lillah cümlesinin ifade ettiği anlam lehû'l-hamd, (her türlü övgü O'na aittir) (Sebe', 34/1) fe-lillâhi'l-hamd (her türlü övgü O'na aittir) (Casiye, 45/36) cümleleriyle de ifade edilmiştir.

el-Hamdü lillah; medh, zikir, şükür, nimeti ikrar, minnet ve dua cümlesidir. el-Hamdü lillah diyen insan, yaratan, yaşatan, bütün nimetleri var eden ve kemal sıfatlarıyla muttasıf olan Allah'ı anmış, övmüş, nimetlerini ikrar etmiş, minnet duymuş, O'na dua ve şükretmiş olur.

Peygamberimiz (a.s.); "el-Hamdü lillah dediğin zaman Allah'a şükretmiş olursun." (Taberî, I/60), "Duanın en efdali el-Hamdü lillah diye dua etmektir" demiştir (Tirmizî, Dua, 9).

Îmân edip sâlih amel işleyen cennet ashabının âhiretteki duaları da, "el-Hamdü lillahi Rabb'il-âlemîn" (her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur) şeklindedir (Yûnus, 10/10).

Hamd, nimet mukabilinde yapılır. Allah'ın insanlara olan nimetleri sayılmayacak kadar çoktur (İbrâhim 14/34). Bütün kâinât güzelliklerle ve nimetlerle dolu olup bütün bunlar övgüye değer mahiyettedir. Bütün bu güzellikler, nimetler ve övgüler, gerçekte Allah'a yöneliktir. Çünkü bunları var eden O'dur. İnsan, neyi ve kimi överse övsün neticede Allah'ı övmüş olur.

el-Hamdü lillah cümlesi Allah'ın hayat, ilim, irade ve kudret sıfatlarıyla muttasıf olduğuna delalet eder. "el-Hamdü lillah" cümlesinde "lâ ilâhe illallâh" anlamı da vardır. Bu sebeple bazı İslâm bilginleri el-Hamdü lillah cümlesi, lâ ilâhe illa'llah cümlesinden daha fazîletlidir. Çünkü "el-hamdü lillah" cümlesi tevhîd ve hamd, "lâ ilâhe illallah" cümlesi ise sadece tevhîd cümlesidir demişlerdir.

"el-Hamdü lillah" cümlesi ile Allah övüldüğü ve anıldığı gibi varlığı, birliği, ilmi, iradesi, gücü ve nimetleri ikrar edilmiş olmaktadır. Dolayısıyla hamd ile Allah'ın kemal sıfatları dile getirilmektedir.

Meleklerin (Bakara, 2/30), müminlerin (Secde, 32/15) ve kâinatta bulunan her şeyin (İsrâ, 17/44) hamd ile Allah'ı tesbih ettikleri bildirilmiştir. Yüce Allah, "Rabbini hamd ile tesbih et." (Hicr, 15/98) âyetinde insanlara hamd etmeyi emretmektedir. Müminler, hem namazlarında hem de hayatlarının her fırsatında Allah'a hamd ederler. Hamd görevini yapan müminler, Kur'ân'da "el-hâmidûn" olarak nitelenmiştir (Tevbe, 9/112). Bazı insanlar, dünyada hamd görevini ifa etmeseler de kıyamet koptuktan sonra mahşer yerinde toplanmak üzere çağrıldıklarında Allah'ı överek bu çağrıya uyacaklardır (İsrâ, 17/52).

İnsanların; kendilerini yarattığı (Bakara, 2/21), yeri, göğü, geceyi, gündüzü, ayı, güneşi kısaca her şeyi hizmetlerine sunduğu (Bakara, 2/29) ve sayısız nimetler verdiği için (İbrâhim, 14/32-34) Allah'a hamd ettikleri gibi bela, hastalık, üzüntü, zülüm vb bir musibetten kurtuldukları (Mü'minûn, 23/28) ve bir nimet elde ettikleri zaman da Allah'a hamd etmeleri gerekir.

Peygamberimiz (a.s.), bir şey yiyip içtiği zaman; "Bizi yediren, içiren ve bizi Müslümanlardan yapan Allah'a hamd olsun." diye dua etmiş (Tirmizi, Deavat, 56) ve "Bir şey yiyip içip de o nimet sebebiyle Allah'a hamd eden kuldan Allah razı olur." buyurmuştur (Müslim, Zikir, 89.)

Allah'a hamd edebilmek için, O'nun varlığına, birliğine peygamber ve kitaplarına, Kur'ân'da bildirdiklerine îmân etmek, sâlih ameller işlemek, emir ve yasaklarına uymak, Allah'ın, insanların ve diğer varlıkların haklarına riâyet etmek gerekir. (İ.K.)

Namazlarda Okunan Dualar

NAMAZLARDA OKUNAN DUALAR

Sübhâneke:
Namazlarda ayakta iken okunur.
Okunduğu yerler:
1) Her namazın ilk rek'atinde iftitah tekbirinden sonra,
2) İkindi namazının sünnetinde üçüncü rek'ate kalkınca fatihadan önce,
3) Yatsı namazının ilk sünnetinde üçüncü rek'ate kalkınca fatihadan önce,
4) Teravih namazı dört rek'atte bir selâm verilerek kılınıyorsa üçüncü rek'ate kalkıldığı zaman fatihadan önce.
5) Cenaze namazında birinci tekbirden sonra.
Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârakesmük ve teâlâ ceddük (ve celle senâük) ve lâ ilâhe gayrük

Okunuşu
Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârakesmük ve teâlâ ceddük (ve celle senâük) ve lâ ilâhe gayrük

Anlamı
Allah’ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın Seni daima böyle tenzih eder ve överim Senin adın mübarektir Varlığın her şeyden üstündür Senden başka ilah yoktur Anlamı: Allahım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka tanrı yoktur.
NOT: Parantez içindeki "Ve celle senâük" cümlesi cenaze namazında okunur.

Ettehiyyâtü:
Okunduğu Yerler:
Namazların her oturuşunda okunur.

Okunuşu
Ettehiyyâtü lillâhi vessalevâtü vettayibât Esselâmü aleyke eyyühen-Nebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâtüh, Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûlüh

Anlamı: Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selâmı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun.
Selâm bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun.
Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka tanrı yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir.

Allâhümme Salli ve Allâhümme Barik:
Okundukları Yerler:
1) Bütün namazların son oturuşlarında Ettehiyyatü'den sonra,
2) İkindi namazının sünneti ile Yatsının ilk sünnetinin birinci oturuşunda Ettehiyyatü'den sonra,
3) Dört rekatta bir selâm verilerek kılınan Teravih namazının ikinci rek'atının sonundaki oturuşta "Ettehiyyatü"den sonra,
4) Cenaze namazında ikinci tekbirden sonra.

Okunuşu Salli Duası
Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.

Okunuşu Barik Duası
Allâhümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.

Anlamı: Allahım! Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim'e ve İbrahim'in ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

Anlamı: Allahım! Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine hayır ve bereket ver. İbrahim'e ve İbrahim'in ümmetine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

Rabbenâ âtina ve Rabbenâğfirli:
Okundukları Yerler:
1) Namazlardaki oturuşlarda Allahümme salli ve Allahümme barikten sonra,
2) Kunut duasını bilmeyen vitir namazında onun yerine "Rabbenâ âtina" ayetini okuyabilir.
3) Cenaze namazında üçüncü tekbirden sonra okunacak duaları bilmeyen bunların yerine yine "Rabbenâ âtina" ayetini dua niyetiyle okuyabilir.

Rabbenâ âtina

Rabbenâ âtina fid'dünyâ haseneten ve fil'âhirati haseneten ve kınâ azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn

Rabbenâğfirli
Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-Mü'minine yevme yekûmü'l hisâb.

Anlamı: Allahım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru.

Anlamı: Ey bizim Rabbimiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün mü'minleri hesap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla.

Kunut Duaları:
Vitir namazının üçüncü rek'atinde fatiha ve sûre okunduktan sonra eller yukarı kaldırılıp tekbir alınır ve eller tekrar bağlanınca kunut duaları okunur.

Okunuşu
Allâhümme innâ nesteînüke ve nestağfirüke ve nestehdik. Ve nü’minü bike ve netûbü ileyk. Ve netevekkelü aleyke ve nüsni aleykel-hayra küllehü neşkürüke ve lâ nekfürüke ve nahleu ve netrükü men yefcürük.

Okunuşu
Allâhümme iyyâke na’büdü ve leke nüsalli ve nescüdü ve ileyke nes’a ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilküffâri mülhık.

Anlamı: Allahım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, sana tevbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile öğeriz. Sana şükrederiz. Hiçbir nimetini inkâr etmez ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkâr eden ve sana karşı geleni bırakırız.

Anlamı:Allahım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kâfirlere ve inançsızlara ulaşır.

Namazlarda Okunan Bazı Sûreler

NAMAZLARDA OKUNAN BAZI SÛRELER (*)


Fatiha Sûresi:
Namazda ayakta iken okunur.

Okunuşu

1. Bismillahirrahmanirrahim

2. El hamdü lillahi rabbil alemin

3. Er rahmanir rahıym

4. Maliki yevmid din

5. İyyake na'büdü ve iyyake nesteıyn

6. İhdinas sıratal müstekıym

7. Sıratallezine en'amte aleyhim ğayril mağdubi aleyhim ve lad dallin

Anlamı:
1- Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

2- Hamd o âlemlerin Rabbi,

3- O Rahmân ve Rahim,

4- O, din gününün maliki Allah'ın.

5- Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. (Ya Rab!).

6- Hidayet eyle bizi doğru yola,

O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

7- O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.


Asr Sûresi:
Bismillahirrahmanirrahim

1. Vel asr
2. İnnel insane le fi husr
3. İllellezıne amenu ve amilus salihati vetevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr

Anlamı

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

1- Asra yemin olsun ki,
2- İnsan mutlaka ziyandadır.
3-Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır

Fil Sûresi:
Bu ve bundan sonra gelen sûreler, namazlarda ayakta iken ve fatihadan sonra okunur.

Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
1. E lem tera keyfe feale rabbüke bi ashabil fıl
2. E lem yec'al keydehüm fı tadlıl
3. Ve ersele aleyhim tayran ebabıl
4. Termıhim bi hıcaratin min siccıl
5. Fecealehüm keasfin me'kul

Anlamı:

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- Görmedin mi Rabb'in fil sahiplerine ne yaptı?

2- Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?

3- Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.

4- Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı.

5-Ve onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı.


Kurayş Sûresi:

Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
1. Li iylafi kurayş
2. İylafihim rıhleteş şitai ves sayf
3. Felya'büdu rabbe hazelbeyt
4. Ellezı at'amehüm min cuıv ve amenehüm min havf

Anlamı:

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- Kureyş'in ilâfı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.

2- Kış ve yaz seferlerinde (faydalandıkları andlaşmaların) kadrini bilmiş olmaları için.

3- Bu Beyt (Kâbe)nin Rabbine kulluk etsinler.

4-O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.

Maun Süresi

Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
1. E raeytellezi yükezzibü bid din
2. Fe zalikellezi yedu'ul yetim
3. Ve la yehuddu ala taamil miskin
4. Fe veylün lil müsallin
5. Ellezine hüm an salatihim sahun
6. Ellezine hüm yüraun
7. Ve yemneunel maun

Anlamı:

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- Dini yalanlayanı gördün mü?

2- İşte o, öksüzü iter, kakar.

3- Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.

4- Vay haline o namaz kılanların ki,

5- Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler.

6- Gösteriş yaparlar onlar,

7-Ve yardımlığı sakınırlar (zekatı vermezler).

Kevser Süresi

Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
1. İnna a'taynakel kevser
2. Fe salli li rabbike venhar
3. İnne şanieke hüvel'ebter

Anlamı:
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- Muhakkak biz sana Kevser'i verdik.

2- Öyleyse Rabb'in için namaz kıl ve kurban kes.

3-Muhakkak ki sonu kesik olan, sana buğzedendir.

Kafirun Süresi

Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul ya eyyühel kafirun
2. La a'büdü ma ta'büdun
3. Ve la entüm abidune ma a'büd
4. Ve la ene abidün ma abedtüm
5. Ve la entüm abidune ma a'büd
6. Leküm diynüküm ve liye din

Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- De ki: Ey kâfirler

2- Sizin taptıklarınıza ben tapmam.

3- Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz.

4- Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim.

5- Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.

6-Sizin dininiz size, benim dinim banadır.

Nasr Süresi

Bismillahirrahmanirrahim
1. İza cae nasrullahi velfeth
2. Veraeytennase yedhulune fiy diynillahi efvace
3. Fesebbıh bihamdi rabbike vestağfirh* innehu kane tevvaba

Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,

2- Ve insanların dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde,

3-Rabbini öğerek tesbih et, O'ndan bağışlanmanı dile, çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.


Leheb Süresi
Bismillahirrahmanirrahim
1. Tebbet yeda ebiy lehebiv ve tebb
2. Ma ağna 'anhü malühu ve ma keseb
3. Seyasla naran zate leheb
4. Vemraetüh* hammaletel hatab
5. Fi cidiha hablüm mim mesed

Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.

2- Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı.

3- (O), alevli bir ateşe girecektir.

4- Karısı da odun hamalı olarak (onunla beraber girecektir).

5-Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktır.


İhlas Süresi

Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul hüvallahü ehad
2. Allahüs samed
3. Lem yelid ve lem yuled
4. Ve lem yekün lehu küfüven ehad

Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1-De ki; O Allah bir tektir.

2-Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiçbir şeye muhtaç değildir

3-Doğurmadı ve doğurulmadı

4-O 'na bir denk de olmadı.

Felak Süresi

Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul e'uzü birabbilfelak
2. Minşerri ma halak
3. Ve min şerri ğasikın iza vekab
4. Ve min şerrinneffasati fiyl'ukad
5. Ve min şerri hasidin iza hased

Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- De ki: "Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım,

2- Yarattığı şeylerin şerrinden,

3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,

4- Ve düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden,

5-Ve hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden.

Nas Süresi

Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul e'uzü birabbinnas
2. Melikinnas
3. İlahinnas
4. Min şerrilvesvasil hannas
5. Elleziy yüvesvisü fiysudurinnas
6. Minel cinnetivennas

Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
--------------------------------------------------------------------------------

1- De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,

2- İnsanların hükümdârına,

3- İnsanların ilâhına,

4- O sinsi vesvesecinin şerrinden.

5- O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.

6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan.


Sadece kısa süreler eklenmiştir.Başka mealdende faydalanabilirsiniz.

Namazin Şartlari

1) Hadesten Taharet: Hades denilen manevî kirin giderilmesi için, abdest almak, gerekli hallerde gusül yapmaktir.
2) Necasetten Taharet: Namaz kilacak kisinin, bedeninde, üzerindeki elbisede ve namaz kilacagi yerde pislik varsa bunlari temizlemektir.
3) Setr-i Avret: Namaz kilacak kisinin vücudunda örtünmesi gereken yerleri örtmesi demektir.
Erkeklerin: Göbek ile diz kapagi arasini (dizkapagi dahil),
Kadinlarin: Yüz, el ve ayaklardan baska vücudunun her tarafini örtmeleri gerekir.
4) Istikbal-i Kible: Namazi kibleye dönerek kilmaktir. Kible, Mekke sehrindeki kutsal bina olan Kâbe yönüdür. Kâbe, Hz. Ibrahim ve Hz. Ismail tarafindan yapilmistir.
5) Vakit: Namazlari kendi vakitleri içinde kilmaktir.Vakti gelmeden bir namazi kilmak caiz degildir.
6) Niyet: Hangi namazi kildigini bilmek ve kalbinde hatirlamaktir. Niyetin dil ile söylenmesi sünnettir